22 Aralık 2013 Pazar

Chinatown - The Be Good Tanyas

Sabah çalan saatle uyandım. Bütün bir haftanın yorgunluğuna aldırmadan Cumartesi sabah uyanabilmem için yeterli motivasyonum vardı. Hızlıca giyindim, çünkü ne giyeceğime karar vermek zaten zaman kaybettirmişti. Ne de olsa -6 derecelik sabah ayazında spor yapmak için tek bir doğru kıyafet olamazdı. Kat kat giyinmeliydim, ama terlemeyecek kadar olmalıydı. Fazla geldiğinde de açabileceğim fermuarları olan, çıkarabileceğim polar gibi şeyleri lahana gibi giydim.

Arabama binip, trafiğe takılmadan Kent Ormanı denilen, Seyitgazi yolundaki parka ulaştım. Sabahları hiç de azımsanmayacak sporcu oluyor. Ben de aslında, bu etkinliği geleneksel olarak yapan bir ekibe katılarak başlamıştım. Şimdi hemen hemen her Cumartesi sabah buradayım. Ekip en çok 5 kişi oldu. Bir kez tek başıma da yürüdüm. Tüm hava koşullarında bulundum orada. Yağmur, kar demedim. Edilgenliğe karşı silahlarımdan biriydi spor. Heyecanlı, maceralı, daha uzun zamanlı yürüyüşlere zaman ayıramadığım için evden ayrı tek yaptığım etkinlik haline geldi son zamanlarda.

Bu etkinliğin tek güzel tarafı arkadaşlarla sohbet etme fırsatını da sunuyor olması. Neler konuşulmuyor ki o dağ başında? Bazen karşı yönden gelen sporcular bize şaşırarak bakıyor. Onlara günaydın demek için muhabbete ara vermek gerekiyor bazen. Özellikle biraz özel ya da siyasi bir konuysa, kısa bir sessizlik oluyor. Bir de performans yokuşunda nefesler kesildiği için konuşmalara ara veriyoruz. Tepeye varıp aşağıya baktığımda bütün Eskişehir' i görebiliyorum genelde; ama bugün şehrin üzerine öyle bir sis çökmüş ki gri bir bulut oluşturuyor tüm manzarayı. Geçen hafta da siyah bir duman kütlesinden maviye geçen bir dokuydu izlediğimiz. Hava kirliliğinin vahim sonucu maalesef.

Böyle doğal yürüyüşlere genelde country tarzı müzik eşlik eder. Özellikle son zamanlarda "Breaking Bad" dizisi sayesinde keşfettiğim, Kanadalı The Be Good Tanyas güncel ruh halime pek uydu doğrusu. Sıcacık bir kurabiye tadı bırakıyor onların müziği. Folk müziğin yumuşak dokunuşları ile dolu bir albüm Chinatown. Pek çok klasik country baladının ağırca ve sakince yorumunu barındırıyor. "House of the Rising Sun" alıştığımız Animals yorumunun çok uzağında. Akustik gitar ve banjo eşliğinde meleksi bayan vokaller çınlanıyor 14 şarkı boyunca. Dikey baslar ve fırçalı davullar geri planda tıngırdamayı gönüllüce tercih etmişler. Albümü keşfetmeme sebep olan "Waiting Around To Die" en karamsar şarkılardan biri. Genellikle eğlenceli klasik country tarzı hakim.

Böyle klasik bir tarz, bilinen enstrümanlar, sade bir sound hatta bilinen şarkılar ile bir grup nasıl orijinal olabilir diye düşünebilirsiniz. İşte burada müzikalite ve yorum ile dinleyiciye geçirilen duygu devreye giriyor. Dünyanın öbür ucundan seslenen, hem yerel hem uluslar arası olabilen bu duygulardır. İster kulaklığınızı takın doğa yürüyüşünüze  katılsın, ister melankolik Pazar akşamlarınıza eşlik etsin. Duyguların gücü aynı şekilde hissedilir. Nereye gitsek yanımızdadır. Fairground Attraction' dan beri bu böyledir. Zaz' ın yaptığı da böyle bir duygu transferidir. Cumartesi sabah yürüyüşlerinde, akşam hoşsohbet arkadaşlarla bir barın etrafında sözlerle yaptığımız da budur. Aradığımız mutluluk ancak paylaşıldığında gerçek olacaktır.

Hiç yorum yok: