2 Aralık 2013 Pazartesi

Songs of Leonard Cohen

"Söz şeffaf tenlerden açılmışken, Edith' in boynu öyleydi; gördüğüm en ince en yumuşak ten. Biraz ağır bir kolyenin kesip kanatacağını sanabilirdiniz."
Yukarıdaki cümleler, yeni başucu kitabım olmaya aday Leonard Cohen' in müzik yapmaya başlamadan önce yazdığı son kitabı Görkemli Kaybedenler' den. (Orijinal Adı: Beautiful Losers) Blog fırtınası sayesinde, Leonard Cohen' in ilk albümü hakkında yazma cesaretini nihayet toplayabildim. Bu yazının uzun süredir ertelenmiş olmasının nedeni, 46 yıl önce yayınlanmış bu albüme bakarken neyi farklı yapacağıma karar vermekteki zorluktu. Öyle ya, ne yazsam bir şeyleri ya da birilerini tekrar etmiş olacaktım. Hatta düşüncelerimi, hatasız olmak adına başka eleştirmen ve müzisyenlerin cümlelerine dayandırabilirdim. En güvenli yol olarak da bolca ansiklopedik bilgi verecektim. Ancak ben burada farklı bir şey yapmak istiyorum.

İyi bir müzik albümünü oluşturan bence iki temel unsur vardır. Birincisi şarkıların güzelliğiyse (bestesi, melodisi, şiirselliği, duygusallığı, nakaratlarının akılda kalıcılığı vb.), diğeri de prodüksiyonu yani ses mühendisliğidir. Kullanılan enstrümanlar ile sağlanan tını, armoni, altyapı ve ritm bu ses mühendisliğinin temel unsurlarıdır. Yani şarkıcının kim olduğu o kadar da önemli değildir kanımca. Bütün şarkıları Joan Baez tarafından kaydedilmiş olsaydı, Blonde on Blonde daha iyi bir albüm mü olurdu? Hiç sanmıyorum. Songs of Leonard Cohen de, tezimin güçlü bir kanıtıdır. Şarkıların her biri o kadar güçlüdür ki, şiirsellik sizi sarıp sarmalar ve içine çekiverir. Mükemmel olmayan prodüksiyona rağmen, tekrar tekrar dinlemekten yıllardır usanmadığım bu şarkılardan, anlatılan hikayelerden  bahsetmek istiyorum sizlere:

Suzanne, henüz albümün açılışında Cohen' in şarkı yazarlığı konusunda nasıl bir üstat olduğunun kanıtıdır adeta. Bazı kelimelerdeki vurgu, şiirin kendi içindeki döngüsü, sadece yarı deli bir kız hakkında olmayan derinliği eşsizdir. Meleksi geri vokaller ile uçarsınız, birinin mükemmel vücuduna aklınız ile dokunmak istersiniz.

Master Song, iki erkek ve bir kadın arasındaki aşk üçgenidir. Karmaşıktır, ancak defalarca okunduğunda anlayabilmişimdir.

Winter Lady hep bana çok dokunan bir parça olmuştur. Gelip geçen bir aşık hakkındadır. "Biliyorum  ben sevgilin değilim" der, ancak anın büyüsü o kadar etkilidir ki en azından gecenin sonuna kadar kalmasını ister.

The Stranger Song bana öyle geliyor ki, her nereye gitsin uyum sağlayamayan o yalnız insanların hikayesidir. Onlar ki hep dışlanırlar, birileri onları yanlarına aldığında da, o psikoloji ile bu kez onlar uzaklaşırlar.

Sisters of Mercy ilk dinlediğim günden beri dilime dolanmıştır. Albümde sıkça tekrar edilen yolculuk bu şarkıda bizim sıradan hayatlarımızdır. "Merhamet Rahibeleri" hayatımızda karşımıza çıkan, bize aşkı sunan yol göstericilerdir, bu şarkıda melek gibi betimlenmişlerdir.

So Long, Marianne  albümün en eğlenceli bestesi, ironik bir biçimde bitip bitip yeniden başlayan zor bir ilişki hakkındadır. İlişki iki genci de geliştirmiştir, yazara her şeyi unutturacak kadar ihtiraslıdır. Sevgili sürekli kaçmakta, yakalandığında kısa mutluluklar yaşatmakta; ancak sonunda yeterince cesur hissetmeyen yazarımız kendini terkedilmiş ve gözkapakları yağmurda ıslanırken bulmaktadır. Şimdi veda vaktidir. Ironi bir ağlayıp bir gülen yazarımızı vedada da yalnız bırakmayacaktır.

Hey, That's No Way To Say Goodbye dünya pop müzik deneyiminde, bana göre şarkı yazarlığının zirve noktalarından biridir. Öyle ki, ben burada şiirin duygusallığını, betimlemelerdeki doğallığı kendi kelimelerimle anlatmaya kalksam şaire büyük haksızlık etmiş olurum.

Stories of the Street Küba devrimi ve Cohen' ın devrimin ardındaki gerçekleri görmesi hakkındadır.

Teachers yanlış prodüksiyon nedeniyle, albümde olmamasını tercih edeceğim parçadır.

One Of Us Cannot Be Wrong orijinal albümün finalinde, yazarın sevgilisi ve onun diğer erkeklerle (ya da yazarın hayalindeki diğer kişilerle) olan ilişkilerini olanca stresi ile aktarmaktadır. Kıskançlık duygusu her kelimeye öyle bir sinmiştir ki, outrodaki ıslık ve çığlıklar yazarın acısının küçük bir tezahürüdür sadece.

Eğer siz bugüne kadar dinlememişseniz albümü, umarım okumuş olduğunuz bu yazı bir merak uyandırmıştır. Ben kendi adıma çağımızın önemli bir şairinin müziğe adım attığı bu müthiş albümü gündeme getirip, çevremdeki entelektüel kitleyi çoğaltmak istedim sadece. Songs of Leonard Cohen unutmayalım ki sadece bir başlangıçtı ve şairin yolculuğu hala devam ediyor.

Hiç yorum yok: