1 Aralık 2013 Pazar

Martha Wainwright

Bir varmış, bir yokmuş...Kanada' nın Montreal diyarında bir Wainwright ailesi yaşarmış. Bu ailede anne, baba, teyze, abi, kardeş kime sorsan, müzisyenim, şarkı yazarıyım dermiş. Ailenin küçük kızı Martha' ymış. Ailesinden aldığı genleri kullanan Martha önce tiyatro okumuş, sonra New York' a taşınmış. Orada kendi bestelerinden oluşan ilk albümünü yayınlamış. İşte bugün o ilk albümden bahsedeceğiz.

Genelde müzisyenlerin piyasaya ilk çıkardığı albümler oldukça kıymetlidir. Çünkü gençlik yıllarının mücadelelerini, meraklarını, keşiflerini ve kendini kendine kanıtlamalarını içerir. Bazısı başaramaz ve vazgeçer, emekler de çöp olur. Ama bazıları şanslıdır. Martha' da isminden dolayı öyleymiş diye düşünebilirsiniz, ama albümü dinlemeye başladığınız anda fikriniz değişecektir. Hele benim gibi onu ilk olarak sahnede görmüşseniz, her türlü önyargıyı unutursunuz. Yorumunun derinliği ,izleyiciyi adeta büyüleyen duygulu sesi sizi yerinize yapıştırır. Sahnede söylediği parçayı siz de onunla yaşarsınız.

Bu muhteşem ilk albümde Martha' yı 70' ler tarzı, akustik gitarını tıngırdatan bir besteci-şarkıcı olarak görüyoruz. Tüm parçaların onun sesi ve gitarı üzerine inşa edildiğini söyleyebiliriz. Bazı şarkılar çıplak halleriyle kalmış ancak yeterli bir çoğunluğu ise pop, rock ve country tınılarıyla öyle bir örülmüş ki, ortaya zevkle dinlenen bir ilk albüm çıkmış. Yine de bu albümde vurgunun vokallerde ve sözlerde olduğunu belirtmeliyiz.

Çıplak haliyle bırakılan "Who was I kidding?" de, aşk acısının kolayca unutulamayacağını anlatmaktayken, bir yandan gitarının tellerine var gücüyle vururken, sesini de en alt perdeye kadar indiriyor. "Factory" deki vokallerin ritm ile muhteşem uyumu sayesinde, nakarat aklımıza yazılıveriyor.  "This Life" da hayat sıkıcı derken, yine de çılgınlığa vurup kendimizi, hayatı yaşamaya değer kılmayı öneriyor. "When the Day is short" da Montreal' in sıkıcı ve uzun kış gecelerinde kurtuluşu bir gecelik ilişkilerde arayan bir kızın öyküsüne şahit oluyoruz. Ağır başlıyor, ilişki derinleştikçe heyecanlanıyoruz ama o bizi "Merak etmeyin, iyi olacağım" diye sakinleştiriyor.

 Albümün en içten ve vurucu parçası "Bloody Mother Fucking Asshole" da babasından bahseden Martha' yı en korkusuz ve alaycı haliyle görüyoruz. Böyle cesur bir parça yazmak az kişiye nasip olur, sevgili okur. Bize de günde on kez "repeat all", on kez de "repeat one" yaparak onun buğulu sesine dalıp gitmek düşer.

Hiç yorum yok: